Kerim DEMİR

Site yapım aşamasındadır....

.....

TARİHİN SESİ

Seriye sicili

Şer'iyye Sicili Nedir?

Osmanlı Devleti’nin adalet temsilcileri olan kadıların, vazifelerinin gereği bulundukları yerlerde içtimaî, iktisadî, siyasî ve askerî hayatın bütün yönleri ile kayıt altına aldıkları defterlere Şeriyye sicili denir.
Ayrıca bu defterlere kadı defteri , mahkeme defteri ve zabt-ı vekâyi sicilleri de denir


Geniş yetki ve görevleri dolayısıyla, kendilerine gelen hüküm ve fermanları, bunlara verilen cevapları, gördükleri çeşitli davalara ait vermiş oldukları hükümleri “sicil” denilen defterlere kaydetmeleri bir kanun gereğiydi. Bu zorunluluk neticesinde kaza, sancak ve vilayet merkezlerinde tutulan “Mahkeme-i Şer‛iyye Defterleri”nin sayısı on binlerle ifade edilebilir. Ancak bu defterlerin bir kısmının yangın, yağma ve yıpranma gibi durumlardan dolayı kaybolması sebebiyle zamanımıza intikal edememiştir.

Kadıların görevli oldukları kazalarda adlî, idarî ve belediye işleri ile ilgili tanzim ettikleri kayıtlar son derece önemli bilgileri ihtiva etmektedir. Bayram ve Cuma günleri haricinde kadının evinde veya cami, mescit ve medrese gibi yapıların bir odasında kurulan mahkemeler, askerî meselelerin dışında her türlü devlet işlerini ve mahallî davaları çözüme kavuştururdu3. Bütün bunların sicillere kaydedilmesi suretiyle, devlet halk ilişkisini; şer‛î ve örfî hukukun uygulanış biçimini; miras, alacak-verecek davalarını; Gayr-i Müslimlerin hukukî durumlarını, kısacası o yöre ile ilgili bütün malumatı şer‛iyye sicillerinde yer almaktaydı.

Siciller önemli tarihî olayların, tarihî şahsiyetlerin, mahallî yer adlarının, önemli tarihî müesseselerin ayrıntıları ile beraber doğru olarak tespitinde önem arzederler. Sicillerde yer alan çeşitli hüküm ve vesikalardan; kasaba, köy ve mahalle isimlerini; yeni yerleşim yerlerini; terkedilmiş köyleri ve buralardan göç sebeplerini öğrenmek mümkündür. Ayrıca devletin, gerek savaşlar sebebiyle, gerekse malî sebeplerden dolayı yeni ihdas etmiş olduğu vergileri; asker, zâhire, hayvan taleplerini, miktarlarını en küçük yerleşim birimine kadar nasıl pay edildiğini siciller sayesinde öğrenmek mümkündür.

Kadı sicilleri diye de adlandırılan bu sicillerde yer alan belgeler esas olarak iki çeşittir. Birincisi, merkezden kadılara gönderilen ferman, berat, buyruldu, tezkire ve mektuplardır. İkincisi ise, kadılar tarafından mahallî hususlar muvacehesinde yazılan îlâm, hüccet, mâruzât, mürâsele, muhallefât ve narh gibi kayıtlardır.

Siciller 16. yüzyılın sonlarına kadar Arapça ve Türçke olarak iki dilde yazılırken bu târihten îtibâren yalnız Türkçe kullanılmaya başlandı. Bir mahkemeye tâyin olan kâdı, kendi adına yeni bir sicil başlatır, onun ayrılmasından sonra o güne kadar tutulan yapraklar bir araya getirilerek defter meydana getirilirdi. Bazı kâdılar ise kendilerinden önceki kâdının bıraktığı yere adını ve tâyiniyle ilgili beratın örneğini yazdıktan sonra defteri devam ettirirdi.

Şer’iye mahkemelerinin 1924’te kaldırılmasından sonra yüzyıllar boyu arşivlerde birikmiş şer’iye sicillerinin değerlendirilmesi için Milli Kütühane de bir araya getirildi.

ŞER'İYYE SİCİLLERİNDEKİ BELGE ÇEŞİTLERİ
Şer'iyye sicillerindeki belge çeşitleri iki gruba ayrılır .Birincisi : Bizzat kadılar tarafından yazılanlardır ki şer'iyye sicillerinin % doksanını içerir . Hüccet, i'lâm, ma'rûzlar, mürâseleler ve diğer belgeler olmak üzere beş kısımdır .

Hüccetler ( Senedât-ı Şer'iyye ) ve Özellikleri
Genel Olarak Tarifi ve Özellikleri : Hüccet sözlük anlamı olarak delil ve bir fiilin sabit olduğuna vesile olan şey demektir . ( Delil , senet , vesika vb )
Osmanlı hukuk terminolojisinde ise hüccetin iki manası vardır .Birincisi : Şahitlik, ikrar , yemin veya yeminden nükul gibi bir davayı ispat eden hukukî delillere denir .
İkincisi : Şer'iyye sicillerindeki manasıdır. Kadının hükmünü ( kararını ) ihtiva etmeyen, taraflardan birinin ikrarını ve diğerinin bu ikrarı tasdikini hâvi bulunan ve üst tarafında bunu düzenleyen kadının mühür ve imzasını taşıyan yazılı belgeye hüccet denir.
Tanzimattan sonra hüccet yerine senet tabiri kullanılmıştır. Şer'î hüccetlere senedat-ı şer'iyye denmiştir .
Bir mahkemenin hüccet tanzim edip ilgilinin eline vermesi ve bir suretini de sicil defterine kaydetmesi demek , o konuda , bazı istisnaî durumların dışında hukukî çekişmenin vâki olmayacağı ve olsa da mahkemenin hücceti elinde bulunduranın lehine karar vereceği manasını taşır.
Hüccetlerin i'lamlardan farkı, hüccetlerde herhangi bir kararın bulunmaması ve sadece şer'î mahkemenin günümüzdeki noterler gibi, hukukî durumu olduğu gibi zabt ü rabt altına almalarıdır. Ancak bazen hüccetlerin hüküm sayılabilecek şekilde düzenlendiğini de görüyoruz .
Taraflara verilen hüccetlerin bir örneği mutlaka sicil defterine kaydedilir . Hüccet metinlerinin ortak özellikleri şunlardır : a- Taraflara verilen hüccetlerin üst tarafında hücceti veren kadının imzası ve mührü mutlaka bulunur. Halbuki sicil defterlerindeki hüccetlerin başında bulunmaz. Sicillerde kadıların imza ve mühürleri, sadece sicilin baş tarafında veya kadının başladığı tarihin baş kısmında kaydedilir. Göreve başlama tarihi de yazılır . b- Tarafların adı ve adresleri her türlü şüpheyi ortadan kaldıracak şekilde açıklanır. c- Hüccetin konusunu teşkil eden mal veya hak, bütün tafsilatıyla tanıtılır. d- Hukukî muamelenin şekli, şartları ve varsa teslim ve tesellüm işlemleri beyan edilir. e- İkrarda bulunan kişi konuyu bir daha dava etmeyeceğini teyid eder. Lehine ikrar yapılan taraf da ikrar beyanını tasdik edince , talep üzerine durumun sicile kaydedildiği zikredilir. f- Her muamelede olduğu gibi hüccetlerin sonunda da tarih, yıl, ay, gün ve bazen de günün belli bir dilimi mutlaka zikredilir ve bu kısım Arapça yazılır. g- Hüccetin altında mutlaka Şühûdü'l-hâl "durumun şahitleri " veya şuhûd-ı muhzır başlığı ile hukukî muameleye şahit olanların isimleri ve ünvanları kaydedilir.
Hüccetlerde alım-satım, kira, nafaka, vekalet, vasiyet, kefalet, şehadet, ferağ ( kat'î veya şartlı ), borç, hibe, rüşdün isbatı, nezir, keşif, sulh, irsaliye vs. konularda hüccetler bulunmaktadır .
Hüccet Çeşitleri : Sulh hücceti, ikrar hücceti, satış hücceti, kira hücceti, vasiyet hücceti, vekalet hücceti, feregat hücceti .
Hüccetler içinde nev'î şahsına münhasır bir hüccet çeşidi de vakfiyelerdir.
Vakfiye, vakıf hükmî şahsiyetinin tüzüğü mesâbesinde olan ve ferazi bir dava sonucu şer'î mahkeme tarafından tasdik edilen yazılı belgelere denir .
Hücceti Zahriye : Resmî belgelerin arkasına yazılan veya konan ve yine resmî olan beyanlar ve emirler manasındadır.


ŞER'İYYE SİCİLLERİNİN HUKUKİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Bu konuyu şer'iyye sicilleri mahkemede delil olarak kullanılabilir mi? Sorusuyla izâh ederek açıklayabiliriz . Meseleye eski ve yeni hukukumuz açısından bakacak olursak ; eski hukukumuz olan İslam hukukunda, yazılı deliller kesin delil olarak kabul edilemezdi. Mecelle'de bu konuda "yalnız hat ve hatem ile amel olunmaz " tabiri geçmektedir. Bunun sebebi olarak da sahtekarlık ve belgelerde tahrifatlar olabileceği gösterilmiştir. Mecelle'ye göre kesin delillere misal olarak iki tane belge olabilir. Bunlardan birincisi padişah beratları ve tapu tahrir defterlerindeki kayıtlardır. Çünkü bunlar tahriften uzaktır. İkincisi ise; şer'iyye sicilleridir. Ancak bu konuda iki görüş vardır. Birinci görüş; eğer şer'iyye sicillerinde tahrif söz konusu değilse kesin delil olarak kabul edilir. Eğer tahrif ve sahtekarlık şüphesi varsa o zaman bu belgenin içindeki bilgilerin doğruluğuna şahit istenir. İkinci görüş ise 1879 tarihinden önceki şer'iyye sicilleri ile amel olunmaz. Bu tarihten sonrakilerde ise tahrif ve sahtekarlık şüphesi olmayanlar ile amel edilebilir. Çünkü 1879'dan sonrakiler için özel bir takım usuller getirilmiştir.
Yeni hukukumuz açısından ise medenî kanunun yürürlüğe girdiği tarih yani 4 Ekim 1926 tarihinden önceki belgeler o zamanki hukuka göre değerlendirmeye tabi olacak.

Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol